24 Mayıs 2009 Pazar














































BAZEN ÖYLE CEVAPLAR VARDIR Kİ İNSAN SÖYLEYENE HAYRAN KALIR.
BAZEN ÖYLE SORULAR VARDIR Kİ CEVABINI KIRK YIL DÜŞÜNSENİZ BULAMAZSINIZ.
VE BAZEN ÖYLE CEVAPLAR VARDIR Kİ HAYAT KURTARIR.
İŞTE TARİHTEN ZEKA DOLU O SÖZLER…

FATİH SULTAN MEHMEDIN zekasi

BİLİNDİĞİ GİBİ FATİH, GENÇ YAŞTA PADİŞAH OLMUŞTUR. BİR GÜN BİR SEFERE GİDİLECEKKEN ORDUNUN BAŞINDA BABASININ OLMASINI İSTER. FATİH’İN MAKSADI BABASININ İLMİNDEN VE TECRÜBESİNDEN YARARLANMAKTIR. ANCAK BABASI BU TEKLİFİ KABUL ETMEZ. ANCAK FATİH BABASININ ELİNİ KOLUNU BAĞLAYAN ŞU SÖZLERİ SAR EDER:
-EĞER SEN PADİŞAHSAN GEÇ ORDUNUN BAŞINA. YOK EĞER BEN PADİŞAHSAM EMREDİYORUM ORDUNUN BAŞINA GEÇECEKSİN!
BABASI SULTAN MURAT, BAŞKA ÇARE BULAMAZ VE ORDUYA KOMUTANLIK YAPAR.

—————

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ’NİN MİLLETVEKİLİ OLDUĞU YILLARDIR. BİR GÜN MECLİS KÜRSÜSÜNDE, KENDİSİNE LÂF ATAN VEKİLLERE DAYANAMAZ VE:
“-BU MECLİSTEKİLERİN YARISI EŞEKTİR!” DER VE İNER KÜRSÜDEN.
BUNUN ÜZERİNE MECLİS KARIŞIR VE HERKES KENDİSİNDEN SÖZÜNÜ GERİ ALMASINI İSTER. ARKADAŞLARININ DA RİCASI İLE TEKRAR KÜRSÜYE ÇIKAR VE KESKİN ZEKÂSINI GÖSTEREN VE VEKİLLERİ RAHATLATAN ŞU SÖZLERİ SÖYLER:
“-BU MECLİSTEKİLERİN YARISI EŞEK DEĞİLDİR!”

———————-
YILLARCA KAYSERİLİLER İLE ERMENİLER BİRLİKTE YAŞAMIŞLARDIR. BİRBİRLERİYLE SIKI MÜNASEBETLERİNİN FAZLA OLDUĞU YILLARDA, BİR KAYSERİLİ, ERMENİ ARKADAŞINDAN BORÇ PARA İSTER. ERMENİ ARKADAŞI NE ZAMAN ÖDEYECEĞİNİ SORAR. KAYSERİLİ:
-”ŞU ERCİYES DAĞI’NIN KARI ERİYİNCE BORCUMU ÖDERİM.”
ERMENİ, BİR YIL BEKLER. KAYSERİLİDEN SES YOKTUR. GİDER YANINA VE ALACAĞINI İSTER. KAYSERİLİ, ERCİYES’İ GÖSTERİR VE DAHA ÜZERİNDE KAR OLDUĞUNU SÖYLER. BİR SÜRE SONRA ERMENİ, KAYSERİLİNİN OYUNUNA GELDİĞİNİ ANLAR. BUNU İÇİNE SİNDİREMEZ. ARTIK KARAR VERMİŞTİR VE O DA BİR BAŞKA KAYSERİLİYİ KANDIRACAKTIR. GİDER BİR ARKADAŞINA VE BORÇ İSTER. KAYSERİLİ NE ZAMAN ÖDEYECEĞİNİ SORAR VE O DA AYNI CEVABI VERİR:
-” ERCİYES’İN KARI ERİYİNCE”
“PEKİYİ” DER KAYSERİLİ. ARADAN BİR YIL GEÇER VE KAYSERİLİ HEMŞERİM ALACAĞINI İSTEMEK İÇİN ERMENİYE GİDER. ERMENİ VATANDAŞIMIZ BU DURUMU BEKLEDİĞİ İÇİN ÇOK RAHAT BİR TAVIRLA ERCİYES’İ GÖSTERİR VE HÂLÂ KARIN ERİMEDİĞİNİ SÖYLER. KAYSERİLİNİN DE CEVABI HAZIRDIR:
-”O GÖRDÜĞÜN KAR, BU YILIN KARI. GEÇEN YILIN KARI ÇOKTAAAAN ERİDİ”
ERMENİ NE YAPACAĞINI ŞAŞIRIR VE ÇARESİZ BORCUNU ÖDER.

——————

KRAL’IN YARIŞMASI
KRAL ÜLKENİN YALANCILARI ARASINDA BİR YARIŞMA AÇTI. “İŞTE BU YALAN,” DİYEBİLECEĞİ BİR YALAN UYDURANA BİR KÜP ALTIN VADETTİ. YALANCILAR AKIN AKIN SARAYA GELİP YALANLARINI SÖYLEDİLER, FAKAT YALANLAR NE KADAR AKIL ALMAZ OLURSA OLSUN KRAL HEP, “OLABİLİR, NİYE OLMASIN …” GİBİ CEVAPLAR VERİYORDU. BÖYLECE HEM EĞLENİYOR, HEM DE BİR KÜP ALTINDAN OLMUYORDU.

DERKEN KAHRAMANIMIZ ELİNDE BOŞ BİR KÜPLE HUZURA ÇIKTI VE KONUŞTU:

“-RAHMETLİ DEDENİZ BİR SAVAŞA ÇIKACAKTI, ANCAK O GÜNLERDE HAZİNEDE YETERLİ PARA YOKTU. DEDENİZ DEDEMDEN BU KÜPLE BİR KÜP ALTIN BORÇ ALDI VE ‘BU BORCUMU TORUNUM TORUNUNA ÖDEYECEK,’ DİYE SÖZ VERDİ. ŞİMDİ, DEDENİZİN BORCUNU BANA ÖDEMENİZ İÇİN BURAYA GELDİM.”

KRAL, “İŞTE BU KUYRUKLU BİR YALAN!” DEYİNCE ADAM, “O HALDE ÖDÜLÜMÜ ALAYIM,” DEDİ.
KRAL, “IMM ŞEYY DOĞRU DA OLABİLİR” DEYİNCE ADAM, “O HALDE BORCUNUZU ÖDEYİN” DEDİ

NASREDDİN HOCA
NASREDDİN HOCA BİR GÜN HEYBE ALMAK İÇİN PAZARA GİDER. GÜZEL BİR HEYBE GÖRÜP PAZARCI İLE PAZARLIK YAPAR VE 1 AKÇEYE ANLAŞIRLAR. TAM ORADAN AYRILACAKTIR Kİ DAHA GÜZEL BİR HEYBE DİKKATİNİ ÇEKER:
- KAÇ AKÇE ŞU HEYBE MUHTEREM?
- 2 AKÇE HOCAM.
- ALDIM GİTTİ, DİYEN HOCA ELİNDEKİNİ BIRAKIR VE ONU ALIP TAM GİDECEKKEN PAZARCI SESLENİR:
- HOCAM. BU HEYBE 2 AKÇE. SEN 1 AKÇE VERDİN.
HOCA SİNİRLENİR:
- BRE CAHİL ADAM! SANA ÖNCE 1 AKÇE VERDİM. SONRA DA 1 AKÇELİK HEYBE BIRAKTIM! İKİSİ EDER 2 AKÇE. DAHA BENDEN NEYİN PARASINI İSTERSİN!

———————-

BİR ANNENİN ELİNDEN ÇOCUĞUNU KAPAN TİMSAH, “ÇOCUĞA NE YAPACAĞIMI BİLİRSEN, SANA YAVRUNU GERİ VERİRİM” DER. ANNE, TİMSAHA ÇOCUĞUNU YİYECEĞİNİ SÖYLER, BÖYLELİKLE ÇOCUĞUNU KURTARIR.
ŞÖYLE Kİ, TİMSAH ÇOCUĞU YİYECEKSE ANNE TİMSAHIN NE YAPACAĞINI BİLMİŞ OLACAK VE TİMSAH ÇOCUĞU TESLİM EDECEK ANCAK ÇOCUK TESLİM EDİLİNCE ANNE TİMSAHIN NE YAPACAĞINI BİLEMEMİŞ OLACAK;
TİMSAH ÇOCUĞU YEMEYECEKSE ANNE BİLEMEDİĞİNDEN ÇOCUĞU YİYECEK AMA O ZAMAN ANNE TİMSAHIN YAPACAĞININ BİLMİŞ OLACAK VE BU YÜZDEN YEMEMESİ GEREKECEK.
KISACA, BU İKİ DURUMDA DA TİMSAH ÇOCUĞU NE YİYEBİLİR NE DE YİYEMEZ.

——————

GÜNÜN BİRİNDE YOLUMUZ BİR KÖYE DÜŞTÜ. AMA BU KÖY ÖYLE SANILDIĞI GİBİ BİR KÖY DEĞİL. HERKESİN KENDİNE GÖRE BİR ÖZELLİĞİ VAR. VE BU İNSANLARDAN İKİSİ BİZİ KÖYÜN GİRİŞİNDEKİ KÖPRÜNÜN BAŞINDA BEKLİYOR. BURADA İKİ KÖPRÜ VAR. BİRİ KÖYE GİDİYOR DİĞERİ İSE GİTMİYOR. VE ADAMLARA SORUYORUZ:
KÖYE GİDEN KÖPRÜ HANGİSİ¿
1. ADAM: BEN HER ZAMAN DOĞRU SÖYLERİM. BU KÖPRÜ KÖYE GİDER.
2. ADAM: BEN HER ZAMAN YALAN SÖYLERİM. ARKADAŞIMIN GÖSTERDİĞİ KÖPRÜ KÖYE GİDER.
ACABA HANGİSİ YALANCI?

———-

SANÇO PANÇO, BARATANİA ADASININ YÖNETİCİSİDİR. ADAYA GELENLER NİYE GELDİKLERİNİ BELİRTMEK ZORUNDADIR. EĞER DOĞRUYU SÖYLERLERSE SERBEST KALACAKLAR, YALAN SÖYLERLERSE ASILACAKLARDIR. GÜNÜN BİRİNDE BİR YOLCU GELİR VE “BEN ASILMAK İÇİN BURADAYIM”. DER. SANÇO NE YAPMALI?

—————-
BU SINAV HANGİ GÜN?
ÖĞRETMEN CUMA GÜNÜ ŞÖYLE DİYOR: “GELECEK HAFTA HİÇ UMMADIĞINIZ BİR GÜN SİZİ YAZILI YAPACAĞIM.”

SINAVIN HAFTAYA CUMA GÜNÜ YAPILAMAYACAĞI AÇIK, ÇÜNKÜ CUMAYA KADAR SINAV YAPILMAMIŞSA O GÜN HERKES OKULA SINAV OLACAĞINI BİLEREK GELECEKTİR. AYNI NEDENLE PERŞEMBE DE YAPILAMAZ, ÇÜNKÜ CUMA GÜNÜ YAPILACAK SINAV SÜRPRİZ OLMAYACAĞINDAN PERŞEMBE’YE KADAR SINAV OLMAMIŞSA ÖĞRENCİLER SINAVIN O GÜN YAPILACAĞINA KESİN GÖZÜYLE BAKACAKLARDIR. BU DA PERŞEMBE GÜNÜ YAPILACAK SINAVIN SÜRPRİZ OLMAMASI DEMEKTİR.

O HALDE SINAV PERŞEMBE’DEN ÖNCE YAPILMALIDIR. ANCAK SINAV SALI GÜNÜ DE YAPILMAMIŞSA PERŞEMBE GÜNÜ DE YAPILAMAYACAĞINDAN ÇARŞAMBA GÜNÜ YAPILMALIDIR. BU DA ÇARŞAMBA GÜNÜ YAPILACAK SINAVI SÜRPRİZ OLMAKTAN ÇIKARIR.

AYNI ŞEKİLDE MANTIK YÜRÜTÜRSEK, SALI VE DOLAYISIYLA PAZARTESİ GÜNÜ YAPILACAK SINAVIN DA SÜRPRİZ OLAMAYACAĞI SONUCUNA VARIRIZ. ÖYLEYSE ÖĞRETMEN GELECEK HAFTA SINAV YAPMAYACAKTIR.

FAKAT BİRAZ DÜŞÜNÜRSEK, ÖĞRETMENİN GELECEK HAFTA YERİNE GELECEK YIL DEMİŞ OLMASI DURUMUNDA DA AYNI AKIL YÜRÜTMEYLE SÜRPRİZ BİR SINAVIN YAPILAMAYACAĞI SONUCUNA VARIRDIK. AMA BU SAÇMALIK; ÇÜNKÜ HEPİMİZİN BİLDİĞİ GİBİ, HER DÖNEM 3 SINAV OLACAĞINI BİLDİĞİMİZ HALDE ÖĞRETMENİN “ÇIKARIN KAĞITLARI, YAZILISINIZ,” DEMESİ HER ZAMAN SÜRPRİZDİR.

BU SINAVIN HANGİ GÜN YAPILACAĞI 50 YILDIR BULUNAMAMIŞTIR.
Sırları

Mimar Sinan´in Selimiye Camii´Nil kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı besinci bir işlem bularak çözdüğü söylenir.Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir bir dehanın urunudur.
Almanlar ayni sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar.
Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır.Almanların dehası ise, o çirkin metal yığınına Selimiye´den fazla turist çekebilmelerindedir.

* Bir gün Selimiye Camii´ne girenler,kubbenin altında bir Japon´un ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırtüstü yattığını görmüşler Tabii hemen Japon´u, “Burası kutsal bir yer. Bu şekilde yatmak bizim inançlarımıza Gore saygısızlıktır.Lütfen oturun veya ayakta durun” diyerek uyarmışlar.Ancak, Japon trans vaziyetteymiş,gözlerini kubbeden ayırmadan söyle sayıklıyormuş:
Bu imkânsız. Ben yılların mühendisiyim. Bu kubbe var olamaz.
bu fizik ve matematik kurallarına aykırı.Bu imkansız, orada hiçbir şey yok,orada hiçbir şey yok…”

* Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmış.Bu nedenle minarelerinin yakin zamanda yıkılacağı
fark edilmiş.Uluslararası bir grup bilim adamı toplanmışlar.Nasıl kurtarırız bu tarihi minareleri diye kafa
kafaya vermişler.Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler.Minarelerin temellerini acınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karsılaşmışlar.Mimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce ayni şeyi duşunmuş meğerse….?1950-60 arası bir tarihte inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden oluşan bir Japon heyeti Türkiye´ye gelmiş.Heyet İmar ve Iskan Bakanlığından izin alarak ülkemizdeki tarihi yapıları incelemeye başlamış.
Ayasofyayı, Yerebatan Sarnıcını filan gezdikten sonra sıra Sinan´ in kalfalık eseri Süleymaniye Camisi ve Sultanahmet Camisi´ne gelmiş. Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar.Her geçen gün şaşkınlıkları daha da artıyormuş. Çünkü Japonlar daha ilk incelemede camilerin gevsek bir zemin üzerine inşa edildiğini anlamışlar. Ama bunca yıl, bu camilerde bir çatlak dahi olmamasına akil sır erdirememişler. Bunun üzerine Türkiye programının gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yoğunlaşmışlar.
Araştırmalarının sonucunda herhangi bir sarsıntı sırasında bu iki caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiği ortaya
çıkmış . Minareleri incelediklerinde ise dumurları ikiye katlanmış.Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem mekanizması üzerine oturtulduğunu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiğini görmüşler. Daha derin araştırma yapmak için Edirne´ye, Sinan´in ustalık eseri Selimiye Camisi´ne gitmişler. Oradaki olağanüstü sistemleri görünce iyice dumur olmuşlar.Selimiye´camiinin sırlarını aylarını harcayarak çözmüşler.Japonya´ya döndüklerinde ise Sinan´in sırlarını uygulamaya sokarak şehirlerini Sinan´in kullandığı sistemlerle kurup muazzam gökdelenler dikmişler.
Yani su an gelişmiş ülkelerin gökdelen yapımında kullanıldıkları çoğu sistem,
yüzyıllar önce Sinan´in geliştirdiği mekanizmalarmış.

(Taç Mahal mimari Mehmet efendi Mimar Sinan’ın öğrencisidir)
Mimar Sinanin Hayati boyunca 364 eser yapmisdir 84 Cami 52 Mescit 57 Medrese 7 Darül-kurra 20 Türbe 17 imaret 3 Darüssifa (hastane) 5 Su yolu 8 Köprü 20 Kervansaray 36 Saray 8 Mahzen 48 Hamam olmak üzere toplam 364 eser sigdirmistir.





A
Abdurrahman Paşa Camii
Ahi Çelebi Camii
B
Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi
D
Drağman Yunus Camii
Drina Köprüsü (yapı.)
E
Ebulfazl Camii
Eski Valide Camii
F
Ferhad Paşa Camii, Çatalca
Ferruh Kethüda Camii
G
Gazi Ahmet Paşa Camii
H
Hadım İbrahim Paşa Camii
Has Odabaşı Camii
Haseki Camii (İstanbul)
Haseki Hamamı
Haseki Külliyesi
K
Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü
Kanuni Sultan Süleyman Çeşmesi
Kara Camii
Kayseri’de taş ve ahşap işlemeciliği
Kazasker İvaz Efendi Camii
Kurşunlu Han
Kılıç Ali Paşa Camii.
Kırık Kemer
M
Mağlova Kemeri
Mihrimah Sultan Camii (Edirnekapı)
Mihrimah Sultan Camii (Üsküdar)
Mimar Sinan Mescidi
Molla Çelebi Camii
N
Nişancı Mehmet Paşa Camii
P
Piyale Paşa Camii
R
Ramazan Efendi Camii
R (devam)
Rüstem Paşa Camii (Tahtakale)
Rüstem Paşa Kervansarayı
S
Selimiye Camii.
Sinan Paşa Camisi
Sokollu Mehmed Paşa Külliyesi (Kadırga)
Sokollu Mehmet Paşa Camii (Azapkapı)
Sokullu Mehmet Paşa Camii (Büyükçekmece)
Süleymaniye Camii
Y
Yahya Efendi Türbesi
Z
Zal Mahmud Paşa Camii
Ç
Çavuşbaşı Camii
İ
İskender Paşa Camii, İstanbul
Ş
Şah Sultan Camii
Şehzade Camii.


Diğer bir kaynakta

Camiler
İstanbul Süleymâniye Câmii,
İstanbul Şehzâdebaşı Câmii,
Haseki Hürrem Câmii,
Mihrimah Sultan Camii (Edirnekapı’da),
Osman Şah Vâlidesi Câmii (Aksaray’da),
Sultan Bâyezîd Kızı Câmii (Yenibahçe’de),
Ahmed Paşa Câmii (Topkapı’da),
Rüstem Paşa Câmii (Tahtakale’de),
Mehmed Paşa (Sokullu) Câmii (Kadırga Limanında),
İbrâhim Paşa Câmii (Silivrikapı’da),
Bâli Paşa Câmii (Hüsrev Paşa Türbesi yakınında,
Hacı Evhad Câmii (Yedikule yakınında),
Kazasker Abdurrahmân Çelebi Câmii (Molla Gürânî’de),
Mahmûd Ağa Câmii (Ahırkapı yakınında),
Odabaşı Câmii (Yenikapı yakınında),
Hoca Hüsrev Câmii (Kocamustafapaşa’da),
Hamâmî Hâtun Câmii (Sulumanastır’da),
Defterdar Süleymân Çelebi Câmii (Üsküplü Çeşmesi yakınında),
Ferruh Kethüdâ Câmii (Balat Kapısı içinde),
Yunus Bey Câmii (Balat’ta),
Hürrem Çavuş Câmii (Yenibahçe yakınında),
Sinan Ağa Câmii (Kâdı Çeşmesi yakınında),
Ahî Çelebi Câmii (İzmir İskelesi yakınında),
Süleymân Subaşı Câmii (Unkapanı’nda),
Zâl Mahmûd Paşa Câmii (Eyüp’te),
Nişancı Paşa Çelebi Câmii (Kiremitlik’te),
Kasım Paşa Câmii (Tersâne yakınında),
Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Azapkapısı’nda),
Kılıç Ali Paşa Camii (Tophane’de),
Muhiddin Çelebi Câmii (Tophâne’de),
Molla Çelebi Câmii (Tophâne Beşiktaş arasında),
Ebü’l-Fazl Câmii (Tophâne üstünde),
Şehzâde Cihangir Câmii (Tophâne’de),
Sinan Paşa Camii (Beşiktaş’ta),
Mihrimah Sultan Câmii (Üsküdar’da, iskelede),
Eski Vâlide Câmii (Üsküdar’da),
Şemsi Ahmed Paşa Câmii (Üsküdar’da),
İskender Paşa Câmii (Kanlıca’da),
Çoban Mustafa Paşa Câmii (Geğbüze’de),
Pertev Paşa Câmii (İzmit’te),
Rüstem Paşa Câmii (Sapanca’da),
Rüstem Paşa Câmii (Samanlı’da),
Mustafa Paşa Câmii (Bolu’da),
Ferhad Paşa Câmii (Bolu’da),
Mehmed Bey Câmii (İzmit’te),
Osman Paşa Câmii (Kayseri’de),
Hacı Paşa Câmii (Kayseri’de),
Cenâbî Ahmed Paşa Câmii (Ankara’da),
Lala Mustafa Paşa Câmii (Erzurum’da),
Sultan Alâeddin Selçûkî Câmiinin (Çorum’da) yenilenmesi,
Abdüsselâm Câmiinin (İzmit’te)yenilenmesi,
Kiliseden dönme Eski Câminin (İznik’te)Sultan Süleymân tarafından yeniden yaptırılması,
Hüsreviye (Hüsrev Paşa)Câmii (Haleb’de),
Sultan Murâd Câmii (Manisa’da),
Orhan Câmiinin (Kütahya’da)yenilenmesi,
Kâbe-i şerîfin kubbelerinin tâmiri,
Hüseyin Paşa Câmii (Kütahya’da),
Rüstem Paşa Câmii (Bolvadin’de),
Sultan Selim Câmii (Karapınar’da),
Sultan Süleymân Câmii (Şam, Gök Meydanda),
Sultan Selim Câmii (Edirne’de),
Taşlık Câmii (Mahmûd Paşa için, Edirne’de),
Defterdar Mustafa Çelebi Câmii (Edirne’de),
Haseki Sultan Câmii (Edirne, Mustafa Paşa Köprüsü başında),
Semiz Ali Paşa Câmii (Babaeski’de),
Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Hafsa’da, Trakya),
Sokullu MehmedPaşa Câmii (Burgaz’da),
Semiz Ali Paşa Câmii (Ereğli’de),
Bosnalı MehmedPaşa Câmii (Sofya’da),
Sofu MehmedPaşa Câmii (Hersek’te),
FerhadPaşa Câmii (Çatalca’da),
Maktul Mustafa Paşa Câmii (Budin’de),
Firdevs Bey Câmii (Isparta’da),
Memi Kethudâ Câmii (Ulaşlı’da),
Tatar Han Câmii (Kırım, Gözleve’de),
Rüstem Paşa Câmii (Rodoscuk’ta),
Vezir Osman Paşa Câmii (Tırhala’da),
Rüstem Kethüdâsı Mehmed Bey Câmii (Tırhala’da),
Mesih Mehmed Paşa Câmii (Yenibahçe’de).

Medreseler
Sultan Süleymân Medresesi (Mekke’de),
Süleymâniye Medreseleri (İstanbul’da),
Yavuz Sultan Selim Medresesi (Halıcılar Köşkünde),
Sultan Selim Medresesi (Edirne’de),
Sultan Süleymân Medresesi (Çorlu’da),
Şehzâde Sultan Mehmed Medresesi (İstanbul’da),
Haseki Sultan Medresesi (Avratpazarı’nda),
Vâlide Sultan Medresesi (Üsküdar’da),
Kahriye Medresesi (Sultan Selim yakınında),
Mihrimah Sultan Medresesi (Üsküdar’da),
Mihrimah Sultan Medresesi (Edirnekapı’da),
MehmedPaşa Medresesi (Kadırga’da),
MehmedPaşa Medresesi (Eyüp’te),
Osman Şah Vâlidesi Medresesi (Aksaray yakınında),
Rüstem Paşa Medresesi (İstanbul’da),
Ali Paşa Medresesi (İstanbul’da), 17i.lşiplş.ml.çmö)AhmedPaşa Medresesi (Topkapı’da),
Sofu MehmedPaşa Medresesi (İstanbul’da),
İbrâhim Paşa Medresesi (İstanbul’da),
Sinân Paşa Medresesi (Beşiktaş’ta),
İskender Paşa Medresesi (Kanlıca’da),
Kasım Paşa Medresesi,
Ali Paşa Medresesi (Babaeski’de),
Mısırlı Mustafa Paşa Medresesi (Geğbüze’de),
Ahmed Paşa Medresesi (İzmit’te),
İbrâhim Paşa Medresesi (Îsâ Kapısında),
Şemsi Ahmed Paşa Medresesi (Üsküdar’da),
Kapı Ağası Mahmûd Ağa Medresesi (Ahırkapı’da),
Kapıağası Câfer Ağa Medresesi (Soğukkuyu’da),
Ahmed Ağa Medresesi (Çapa’da),
Hâmid Efendi Medresesi (Filyokuşu’nda),
Mâlûl Emir Efendi Medresesi (Karagümrük’te),
Ümm-i Veled Medresesi (Karagümrük’te),
Üçbaş Medresesi (Karagümrük’te),
Kazasker Perviz Efendi Medresesi (Fâtih’te),
Hâcegizâde Medresesi (Fâtih’te),
Ağazâde Medresesi (İstanbul’da),
Yahya Efendi Medresesi (Beşiktaş’ta),
Defterdar Abdüsselâm Bey Medresesi (Küçükçekmece’de),
Tûtî Kâdı Medresesi (Fâtih’te),
Hakîm Mehmed Çelebi Medresesi (Küçükkaraman’da),
Hüseyin Çelebi Medresesi (Çarşamba’da),
Şahkulu Medresesi (İstanbul’da),
Emin Sinân Efendi Medresesi (Küçükpazar’da),
Yunus Bey Medresesi (Draman’da),
Karcı Süleyman Bey Medresesi,
Hâcce Hâtun Medresesi (Üsküdür’da),
Defterdar Şerifezâde Medresesi (Kâdıçeşmesi’nde),
Kâdı Hakîm Çelebi Medresesi (Küçükkaraman’da),
Kirmasti Medresesi,
Sekban Ali Bey Medresesi (Karagümrük’te),
Nişancı MehmedBey Medresesi (Altımermer’de),
Kethüdâ Hüseyin Çelebi Medresesi (SultanSelim’de),
Gülfem Hâtun Medresesi (Üsküdar’da),
Hüsrev Kethüdâ Medresesi (Ankara’da),
Mehmed Ağa Medresesi (Çatalçeşme’de).

Dârülkurrâlar
SultanSüleymanHanDârülkurrâası (İstanbul’da),
Vâlide Sultan Dârülkurrâsı (Üsküdar’da),
Hüsrev Kethüdâ Dârülkurrâsı (İstanbul’da),
Mehmed Paşa Dârülkurrâsı (Eyüp’te),
Müftü Sa’di Çelebi Dârülkurrâsı (Küçükkaraman’da),
Sokullu MehmedPaşa Dârülkurrâsı (Eyüp’te),
Kâdızâde Efendi Dârülkurrâsı (Fâtih’te).

Türbeler
Sultan Süleymân Türbesi (Süleymaniye’de),
Şehzâde Sultan MehmedTürbesi (Şehzâdebaşı’nda),
SultanSelim Türbesi (Ayasofya civârında),
Hüsrev Paşa Türbesi (Yenibahçe’de),
ŞehzâdelerTürbesi (Ayasofya’da),
Vezir-i âzam RüstemPaşa Türbesi (Şehzâde Türbesi yakınında),
Ahmed Paşa Türbesi (Eyüp’te),
MehmedPaşa Türbesi (Topkapı’da),
Çocukları için inşâ ettiği türbe,
Siyavuş Paşa Türbesi (Eyüp’te),
Siyavuş Paşanın çocukları için yapılan türbe (Eyüp’te),
Zâl Mahmûd Paşa Türbesi (Eyüp’te),
Şemsi Ahmed Paşa Türbesi (Üsküdar’da),
Yahya Efendi Türbesi (Beşiktaş’ta),
Arap AhmedPaşa Türbesi (Fındıklı’da),
HayreddinPaşa Türbesi (Beşiktaş’ta),
Kılıç Ali Paşa Türbesi (Tophâne’de),
Pertev Paşa Türbesi (Eyüp’te),
Şâh-ı Hûban Türbesi (Üsküdar’da,
Haseki Hürrem Sultan Türbesi (Süleymaniye’de).

İmâretler
SultanSüleymân İmâreti (Süleymaniye’de),
Haseki Sultan İmâreti (Mekke’de),
Haseki Sultan İmâreti (Medîne’de),
Mustafa Paşa Köprüsü başında bir imâret (Edirne’de),
SultanSelim İmâreti (Karapınar’da),
SultanSüleymân İmâreti (Şam’da),
Şehzâde Sultan Mehmed İmâreti (İstanbul’da),
SultanSüleymân İmâreti (Çorlu’da),
Vâlide Sultan İmâreti (Üsküdar’da),
Mihrimah Sultan İmâreti (Üsküdar’da),
Sultan Murâd İmâreti (Manisa’da),
Rüstem Paşa İmâreti (Rodoscuk’ta),
Rüstem Paşa İmâreti (Sapanca’da),
MehmedPaşa İmâreti (Burgaz’da),
MehmedPaşa İmâreti (Hafsa’da),
Mustafa Paşa İmâreti (Geğbüze’de),
MehmedPaşa İmâreti (Bosna’da).

Dârüşşifâlar
SultanSüleymân Dârüşşifâsı (Süleymaniye’de),
Haseki Sultan Dârüşşifâsı (Haseki’de),
Vâlide Sultan Dârüşşifâsı (Üsküdar’da)

Su Yolları Kemerleri
Bend Kemeri (Kağıthâne’de),
Uzun Kemer (Kemerburgaz’da),
Muglava Kemeri (Kemerburgaz’da),
Gözlüce Kemer (Cebeciköy’de),
Müderris köyü yakınındaki kemer (Kemerburgaz’da).

Köprüler
Büyükçekmece Köprüsü,
Silivri Köprüsü,
Mustafa Paşa Köprüsü (Meriç üzerinde),
Sokullu MehmedPaşa Köprüsü (Tekirdağ’da),
Odabaşı Köprüsü (Halkalıpınar’da),
Kapıağası Köprüsü (Harâmidere’de),
MehmedPaşa Köprüsü (Sinanlı’da),
Vezir-i âzam Mehmed Paşa (Mostar) Köprüsü (Bosna’da, Vişigrad kasabasında).

Kervansaraylar
Kervansaray (Sultan Süleymân İmâreti yakınında),
Kervansaray (Büyükçekmece’de),
RüstemPaşa Kervansarayı (Rodosçuk’ta),
KebecilerKervansarayı (Bitpazarı’nda),
Rüstem Paşa Kervansarayı (Galata’da),
Ali Paşa Kervansarayı (Bursa’da),
Ali Paşa Kervansarayı (Bitpazarı’nda),
Pertev Paşa Kervansarayı (Vefâ’da),
Mustafa Paşa Kervansarayı (Ilgın’da),
Rüstem Paşa Kervansarayı (Sapanca’da),
Rüstem Paşa Kervansarayı (Samanlı’da),
Rüstem Paşa Kervansarayı (Karışdıran’da),
RüstemPaşa Kervansarayı (Akbıyık’ta),
Rüstem Paşa Kervansarayı (Karaman Ereğlisi’nde),
Hüsrev Kethüdâ Kervansarayı (İpsala’da)
MehmedPaşa Kervansarayı (Hafsa’da),
Mehmed Paşa Kervansarayı (Burgaz’da),
RüstemPaşa Kervansarayı (Edirne’de),
Ali Paşa Çarşısı ve Kervansarayı (Edirne’de),
İbrâhim Paşa Kervansarayı (İstanbul’da).

Saraylar
Saray-ı atîk tâmiri (Beyazıt’ta),
Saray-ı cedîd-i hümâyûn tâmiri (Topkapı’da),
Üsküdar Sarayının tâmiri (Üsküdar’da),
Galatasarayın eski yerine yeniden inşâsı (Galatasaray’da),
Atmeydanı Sarayının yeniden inşâsı (Atmeydanı’nda),
İbrâhim Paşa Sarayı (Atmeydanı’nda),
Yenikapı Sarayının yeniden inşâsı (Silivrikapı’da),
Kandilli Sarayının yeniden inşâsı (Kandilli’de),
Fenerbahçe Sarayının yeniden inşâsı (Fenerbahçe’de),
İskender Çelebi Bahçesi Sarayının yeniden inşâsı (İstanbul şehir dışında),
Halkalı Pınar Sarayının yeniden inşâsı (Halkalı’da),
Rüstem Paşa Sarayı (Kadırga’da),
MehmedPaşa Sarayı (Kadırga’da),
Mehmed Paşa Sarayı (Ayasofya yakınında),
MehmedPaşa Sarayı (Üsküdar’da),
Rüstem Paşa Sarayı (Üsküdür’da),
Siyavuş Paşa Sarayı (İstanbul’da),
Siyavuş Paşa Sarayı (Üsküdar’da),
Siyavuş Paşa Sarayı (Üsküdar’da),
Siyavuş Paşa Sarayı (yine Üsküdar’da),
Ali Paşa Sarayı (İstanbul’da),
AhmedPaşa Sarayı (Atmeydanı’nda),
Ferhad Paşa Sarayı (Bâyezîd civârında),
Pertev Paşa Sarayı (Vefâ Meydanında),
SinânPaşa Sarayı (Atmeydanı’nda),
Sofu MehmedPaşa Sarayı (Hocapaşa’da),
Mahmûd Ağa Sarayı (Yenibahçe’de),
MehmedPaşa Sarayı (Halkalı yakınında Yergöğ’de),
Şâh-ı Hûbân Kadın Sarayı (Kasımpaşa Çeşmesi yakınında),
Pertev Paşa Sarayı (şehrin dışında),
AhmedPaşa Sarayı (şehrin dışında),
AhmedPaşa Sarayı (Taşra Çiftlik’te),
AhmedPaşa Sarayı (Eyüp’te),
Ali Paşa Sarayı (Eyüp’te),
MehmedPaşa Sarayı (şehrin dışında, Rüstem Çelebi Çiftliğinde),
Mehmed Paşa Sarayı (Bosna’da),
Rüstem Paşa Sarayı (İskender Çelebi Çiftliğinde).

Mahzenler
Buğday mahzeni (Galata Köşesinde),
Zift Mahzeni (Tersâne-i Âmirede),
Anbar (sarayda),
Anbar (Has Bahçe Yalısında),
Mutbak ve kiler (sarayda),
Mahzen (Unkapanı’nda),
İki adet anbar (Cebehâne yakınında),
Kurşunlu Mahzen (Tophâne’de).

Hamamlar
SultanSüleymân Hamamı (İstanbul’da),
Sultan Süleymân Hamamı (Kefe’de),
Üç Kapılı Hamam (Topkapısarayında),
Üç Kapılı Hamam (Üsküdar Sarayında),
Haseki SultanHamamı (Ayasofya yakınında),
Haseki Sultan Hamamı (Bahçekapı’da),
Haseki Sultan Hamamı (Yahudiler içinde),
Vâlide SultanHamamı (Üsküdar’da),
Vâlide SultanHamamı (Karapınar’da),
Vâlide SultanHamamı (Cibâli Kapısında),
Mihrimah SultanHamamı (Edirnekapı’da),
Lütfi Paşa Hamamı (Yenibahçe’de),
MehmedPaşa Hamamı (Galata’da),
MehmedPaşa Hamamı (Edine’de),
Kocamustafapaşa Hamamı (Yenibahçe’de),
İbrâhim Paşa Hamamı (Silivrikapı’da),
Kapıağası Yâkub Ağa Hamamı (Sulumanastır’da),
Sinân Paşa Hamamı (Beşiktaş’ta),
Molla Çelebi Hamamı (Fındıklı’da),
Kaptan Ali Paşa Hamamı (Tophâne’de),
Kaptan Ali Paşa Hamamı (Fenerkapı’da),
Müfti Ebüssü’ûd Efendi Hamamı (Mâcuncu Çarşısında),
Mîrmirân Kasımpaşa Hamamı (Hafsa’da),
Merkez Efendi Hamamı (Yenikapı dışında),
Nişancı Paşa Hamamı (Eyüp’te),
Hüsrev Kethüdâ Hamamı (Ortaköy’de),
Hüsrev Kethüdâ Hamamı (İzmit’te),
Hamam (Çatalca’da),
RüstemPaşa Hamamı (Sapanca’da),
Hüseyin Bey Hamamı (Kayseri’de),
Sarı Kürz Hamamı (İstanbul’da),
Hayreddin Paşa Hamamı (Zeyrek’te),
Hayreddin Paşa Hamamı (Karagümrük’te),
Yâkub Ağa Hamamı (Tophâne’de),
Haydar Paşa Hamamı (Zeyrek’te),
İskender Paşa Hamamı,
Odabaşı Behruzağa Hamamı (Şehremini’de),
Kethüdâ Kadın Hamamı (Akbaba’da),
Beykoz Hamamı,
Emir Buhârî Hamamı (Edirnekapı dışında),
Hamam (Eyüp’te),
Dere Hamamı (Eyüp’te),
Sâlih Paşazâde Hamamı (Yeniköy’de),
Sultan Süleymân Hamamı (Mekke’de),
HayreddinPaşa Hamamı (Tophâne’de),
Hayreddin Paşa Hamamı (Kemeraltı’nda),
Rüstem Paşa Hamamı (Cibâli’de),
Vâlide SultanHamamı (Üsküdar’da) olmak üzere toplam 365 eseri vardır.
Hayatı

Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul’a getirildi. Zeki, genç ve dinamik olduğu için seçilenler arasındaydı. Sinan, At Meydanı’ndaki saraya verilen çocuklar içinde mimarlığa özendi, vatanın bağlarında ve bahçelerinde su yolları yapmak, kemerler meydana getirmek istedi. Devrinin mahir ustaları mahiyetinde han, çeşme ve türbe inşaatında çalıştı. 1514’te Çaldıran, 1517’de Mısır seferlerine katıldı. Kanunî Sultan Süleyman zamanında yeniçeri oldu ve 1521’de Belgrad, 1522’de Rodos seferinde bulunarak atlı sekban oldu. 1526’da katıldığı Mohaç Meydan Muharebesinden sonra sırası ile acemi oğlanlar yayabaşılığı, kapı yayabaşılığı ve zenberekçibaşılığa yükseldi. 1532’de Alman, 1534’de Tebriz ve Bağdat seferlerinden dönüşte “Haseki” rütbesi aldı. Bağdat seferinde Van Kalesi Muhasarasında, göl üzerinde nakliyat yapan kalyonlara top yerleştirdi. Korfu, Pulya (1537) ve Moldovya (1538) seferlerine katılan Mimar Sinan, Moldovya (Kara Buğdan) seferinde Prut nehri üzerine onüç günde kurduğu köprü ile Kanunî Sultan Süleyman’ın takdirini kazandı. Aynı sene başmimarlığa yükseldi. Mimar Sinan, katıldığı seferlerde Suriye, Mısır, Irak, İran, Balkanlar, Viyana’ya kadar Güney Avrupa’yı görüp mimari eserleri inceledi ve kendisi de birçok eser verdi. İstanbul’da devrin en meşhur mimarları ile Bayezid Camii’nin ustası Mimar Hayreddin ile tanıştı. Bazı Eserleri Sinan’ın mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar Halep’de Hüsreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesi’dir. Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, O’nun sanatının gelişmesini gösteren basamaklar gibidir. Bunların ilki, Şehzadebaşı Camii ve Külliyesidir. Külliyede ayrıca imaret, tabhane (mutfak), kervansaray ve bir sokak ile ayrılmış medrese bulunmaktadır. Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Yirmiyedi metre çapındaki büyük kubbe, zeminden itibaren tedricen yükselen binanın üzerine gayet nisbetli ve ahenkli bir şekilde oturtulmuştur. Sükûnet ve asaleti ifade eden bu sade ve ahenkli görünüşü ile Süleymaniye Camii, olgunlaşmış bir mimariyi temsil etmektedir.Sekiz ayrı binadan meydana gelen Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Fatih’ten sonra şehrin ikinci üniversitesi olmuştur. Mimar Sinan’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı Edirne Selimiye Camii’dir. Selimiye’nin kubbesi, Ayasofya kubbesinden daha yüksek ve derindir. 31,50 metre çapındaki kubbe, sekizgen şeklindeki gövde üzerine oturmuştur. Üç şerefeli ince minarelerine üç kişi aynı anda birbirini görmeden çıkabilmektedir.Sinan bu camiin ustalık eseri olduğunu ve bütün sanatını Selimiye’de gösterdiğini belirtmektedir. Mimar Sinan, gördüğü bütün eserleri büyük bir dikkatle incelemiş, fakat hiçbirini aynen taklid etmeyip, sanatını devamlı geliştirmiş ve yenilemiştir. Eserlerindeki sütunlar, duvarlar ve diğer kısımlar taşıdıkları yüke mukavemet edebilecek miktardan daha kalın değildir. Kullandığı bütün mimari unsurlarda bu hesap dikkati çeker. Mimar Sinan aynı zamanda bir şehircilik uzmanıdır. Yapacağı eserin, önce çevresini tanzim ederdi. Yer seçiminde de büyük başarı göstermiş ve eserlerini, çevresine en uygun tarzda yerleştirmiştir. Bilinen eserleri: 84 camii, 53 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen, 48 hamam olmak üzere 364 adettir. Depreme Dayanıklı Mimarın çok sayıdaki eserini inceleyenler, Sinan’ın depreme karşı bilinen ve gereken tüm tedbirleri aldığını söylemekteler.Bu tedbirlerden biri, temelde kullanılan taban harcıdır.Sadece Sinan’ın eserlerinde gördüğümüz bu harç sayesinde, deprem dalgaları emilir, etkisiz hale gelir. Yine yapıların yer seçimi de ilginç. Zeminin sağlamlaşması için kazıklarla toprağı sıkıştırmış dayanak duvarları inşa ettirmiş.Mesela Süleymaniye’nin temelini 6 yıl bekletmesi, temelin zemine tam olarak oturmasını sağlamak içindir. Mimar Sinan, yapılarında ayrıca drenaj adı verilen bir kanalizasyon sistemi de kurmuştur.Drenaj sistemiyle yapının temellerinin sulardan ve nemden korunarak dayanıklı kalması öngörülmüştür. Ayrıca yapının içindeki rutubet ve nemi dışarı atarak soğuk ve sıcak hava dengelerini sağlayan hava kanalları kullanmış. Bunların dışında yazın suyun ve toprağın ısınmasından dolayı oluşan buharın, yapının temellerine ve içine girmemesi için tahliye kanalları kullanmıştır. Buhar tahliye ve rutubet kanalları drenaj kanallarına bağlı olarak uygulamaya konulmuştur. İşte Sinan’ın eserlerini inceleyen ve birçoğunu da restore eden Mimar Abdülkadir Akpınar’ın söyledikleri: “Karşılaştığım bir özellikten dolayı gözlerime inanamadım. Sinan’ın eserlerinde en ufak bir çıktı ve desen dahi tesadüf değil. Renklere bile bir fonksiyon yüklenmiş. Çünkü yapıyı herşeyi ile bir bütün olarak ele almış. Bütün ölçülerini ebced hesabına göre yapmış ve bir ana temayı temel almış. Ölçülerini asal sayıya göre yapmış ve onun katlarını baz almış. İlmini din ile bütünleştirip mükemmel eserler ortaya koymuş. Örneğin SinanKur’an-ı Kerim’de geçen “Biz dağları yeryüzüne çivi gibi gömdük...” ayetinden etkilenerek yapılarının yer altındaki kısmını ona göre inşa etmiş. Yapıları hislerine göre değil, matematiksel olarak oluşturmuş. Bugünün teknolojisi bile Sinan’ın yapmış olduğu bazı uygulamaları çözemiyor. Küresel ve piramidal uygulamalarının bir başka benzeri daha yok. Ama bunların hepsi estetik sağladığı gibi yapının sağlamlığını da pekiştirmiştir. MİMAR SİNAN TÜRBESİ Süleymaniye Camii 'nin eski ağalar kapısının karşı köşesinde, yol ayrımında üçgen bir alandadır. Önde som mermerden yapılmış bir sebil görülmektedir. Sebilin arkasındaki ufak mezerlıkta 6 sütunlu, üstü örtülü ve etrafı açık türbede Mimar Sinan'ın mezarı bulunmaktadır. Türbesini ölümünden az önce kendisi yapmıştır. 1933 yılında Mimar Vasfi Egeli tarafından restore edilmiştir. Sandukanın uçları ile üzerindeki burma kavuk, mermerdendir. Sokağa bakan demir parmaklıklı bir pencereden türbe görünür.